Yorum Zeka
1993'ten bugüneŞİDDET NEDİR?
Şiddet olgusu, gitgide hem dünyada hem de ülkemizde toplum birliğini bozan ciddi bir sorun haline gelmektedir. Şiddet, karşıdakine güç ve baskı uygulayarak zarar verme işidir. Özellikle bedensel, ruhsal, ekonomik veya cinsel bir yıkımdır. Şiddet, hangi boyutta olursa olsun sonuçta fiziksel, psikolojik ve ihmal yaratan istenmeyen bir durumdur (Budak, 2000, Solak, ve diğ. 2007; akt. Bayındır, 2010).
Bireyin sosyal yapı içerisinde hak ve özgürlüklerinin sınırlanmasına neden olan her türlü olumsuz etki şiddete dahildir. Bu bağlamda aile içi şiddet kavramı sadece eşleri değil, tüm aileyi kapsamaktadır. Aile içinde gerçekleşen şiddet aile ve toplum yapısını yıpratmaktadır. Ancak aile içi şiddetin algılanması toplumdan topluma göre değişmektedir.
Şiddet türleri fiziksel şiddet, cinsel şiddet, duygusal şiddet ve ekonomik şiddettir.
AİLE İÇİ ŞİDDETİN ÇOCUĞA YANSIMALARI
Çocukluk çağı travmasının, çocukta görülen şiddet davranışını ortaya çıkarmasındaki en önemli faktörlerden biri erken yaşta başlayan ve devam eden fiziksel, cinsel ve duygusal kötüye kullanımdır. Erken dönemdeki ihmaller, çocukta fiziksel ve motor gelişimin gerilemesine ve saldırganlığa yol açabilir. İnsanlarda hayatın erken dönemlerinde yaşanılan deneyimlerin fizyolojik ve psikolojik etkileri olabilir (Güleç, Topaloğlu, Ünsal ve Altıntaş, 2012).
Şefkatten ve çocuğun ihtiyaçlarına yanıt vermekten yoksun, bastırılmış öfkelerini bebeklerine yansıtan annelerin, çocuk üzerinde özgüvensizlik ve bağımlılıktan kaçma davranışları yarattıkları, bunun da ileri dönemlerde özellikle erkek çocuklukta saldırganlıkla ilişkili olduğu yapılan araştırmalarda bulunmuştur (Lewis, 1999; akt. Güleç ve ark., 2012).
Fiziksel, psikolojik ya da cinsel olarak istismar edilen, şiddete maruz kalan çocuklarda sözel becerilerde yetersizlik, kendini ifade etme becerilerinde azalma ve özgüvensizlik görülmektedir. Kötüye kullanılan ya da şiddete maruz kalan çocukların kötüye kullanılmayan ya da şiddete maruz kalmayanlara göre olumsuz duygularını sözlü olarak ifade etmekte daha çok zorlandıkları görülmektedir.
Şiddete maruz kalan çocukların akranlarının üzüntüleri ile kendi mutsuzlukları arasında empati kurmakta zorlandıkları bildirilmiştir (Güleç ve ark., 2012).
AİLE İÇİ ŞİDDETİN NEDENSEL ETMENLERİ
Aile içinde ortaya çıkan öfke ve saldırganlığın nedenleri ile ilgili olarak yapılmış araştırmalar incelendiğinde genellikle; genetik, nörolojik ve biyolojik özellikler, bazı psikiyatrik bozukluklar, alkol ve madde kullanımı, sosyal destek yokluğu, yetişkinin çocuklukta istismara uğramış olması, özellikle cinsel istismarın olduğu ailelerde babanın güç ve kararlarda baskın olması, babanın güç ve kontrol sağlamak için şiddete başvurması, anne baba arasında cinsel sorunların olması, aile dışı ilişkilerde kısıtlılık, işsizlik, yoksulluk ya da modernizasyon gibi nedenlerle yoğun bir stresin ortaya çıkması, anne ve babanın çocuğa karşı davranışlarındaki tutarsızlık, çevrede uygun rol modellerinin olmayışı ve içinde yaşanılan grubun şiddeti teşvik etmesi gibi faktörlerin etkili olduğu görülmektedir (Taş, Uyanık, Karakaya, 1997; Freedman, Sears, Carlsmith, 1998; Taner ve Gökler, 2004; Özdoğan, 2004; Walsh, Mcmillian, Jamieson, 2003; akt. Özmen Kaymak, 2004).
Bireysel Etmenler
Yaş
Gençlik dönemi suç eğilimi için riskin en yüksek olduğu dönemdir.
Sosyo-Ekonomik Durum
Düşük sosyo-ekonomik düzeyde şiddet olaylarının görülme sıklığı üç kat daha fazladır. Erkeklerde saldırgan davranış hızı kadınlardan daha yüksektir. Irk ise belirgin bir risk etmeni değildir.
Bilişsel Zeka Düzeyi
Düşük zeka düzeyi veya entellektüel kayıplar riski arttırır.
Psikopati
Dürtüsellik, kolay uyarılabilirlik, engellenme eşiğinin düşük olması, nesne ilişkilerinde sürekliliği sağlayamama, ben merkezci olma, sosyal ilgisizlik, düşük benlik saygısı, eleştiriyi tolere edememe, kendi davranışlarını gözleyememe, empati eksikliği olan, hilekar, ilke ve amaçları olmayan, sorumsuz davranışları olan ve sosyal normlara uymama eğilimi gibi sosyal sapma tavırlarını içeren kişilik özellikleri şiddete eğilimi artırır.
Bu bozukluk (psikopati) ilk kez çocuklukta ortaya çıkar, ergenlikte artış eğilimi gösterir ve geç erişkinliğe dek sürer. Bu tür özellikler şiddet ve suç ile yakından ilişkilidir.
Bilişsel Uygunluk
Saldırganlık eğilimi, şiddet fantezileri, şiddetin başarısı veya aracı ile ilgili beklentiler şiddet eğilimini arttırır.
Duygulanımda Uygunluk
Öfke ve kin, şiddet isteğini arttırır. Empati, suçluluk, kaygı veya korku ise şiddet davranışını engeller.
Öfke Kontrolü
Öfke saldırganlığın tetikleyicisidir. Öfke ile baş etme zorluğu, patlayıcı öfke nöbetleri riski artırıcı etmenlerdir.
Dürtüsellik
Dürtüsel özelliği olan kişiler düşünmeden saldırgan yanıtlar verme eğilimi gösterirler ama sonradan pişmanlık hissederler (Borum ve ark., 1996, Reid ve Ballis, 1987, Tardiff, 1987, Dietz, 1987; akt. Dilbaz, 1999).
Aile çevresi
Ev yaşantısında şiddet, ebeveynlerde ağır psikopatoloji, çocuklukta istismar edilme, evde şiddet içeren davranışlara tanık olma ile erişkinlikteki saldırgan davranışlarla ilişkilidir.
İş ve Yerleşim Yeri Düzensizliği
Sürekli bir yerleşim yerinin olmayışı ve işsizlik riski şiddet eğilimini artırır.
Eğitim Öyküsü
Düşük eğitim düzeyi şiddette risk faktörüdür.
Suç ve Şiddet Davranışı Öyküsü
Geçmişte şiddet içeren davranışın oluşu gelecekteki şiddetin en iyi habercisidir. Her bir geçmiş atak, riski arttırır. Beşten fazla saldırı öyküsü olanlarda risk %50’nin üzerine çıkmaktadır.
İlk Ciddi Atağın Yaşı
İlk şiddet içeren saldırı veya tutuklanma çocukluk dönemine denk geliyorsa risk artar.
Algılanan Stres
Aile, akran grubu ve iş ile ilgili zorlayıcı etmenler (örselenmeler, kızgınlıklar, aşağılanmalar, kişiler arası zorlanma) aile içi şiddet için risk faktörüdür.
Zayıf Sosyal Destek
Anlamlı sosyal destek eksikliği, kaotik aile yaşantısı ve evde şiddet, riski artırır.
Silah ve Saldırı Araçlarını Kolay Elde Edebilme
Silahlarla uğraşma, eğitimini alma, düzenli taşıma ve kullanma aile içi şiddet riskini arttırır.
ÖĞRENİLMİŞ BİR DAVRANIŞ OLARAK SALDIRGANLIK
Hayvanlar üzerinde yapılan birçok araştırma sayesinde şiddetin öğrenildiğine ilişkin önemli kanıtlara ulaşılmıştır. Çocuklarla ilgili deneylerin bulguları da bunu desteklemektedir. Bu deneylerden hareketle birçok bilim adamı, çocukluk döneminde görülen her çeşit kötü davranışın, çocuklarda saldırgan davranışları arttırdığı ve bunun dış dünyaya olumsuz bakmaya ve yaklaşmaya yol açtığı sonucuna ulaşmıştır.
Şiddetin her türlüsünden uzak ebeveynler olmak ve çocuklarımıza ayna olmak dileğiyle…
GÜNNUR YÜZÜAK
EĞİTİM PSİKOLOĞU